Translate

Anduril

Anduril


Anduril’in, veya ilk adıyla Narsil'in, kim tarafından yapıldığı tam olarak bilinmese de Cüce Telchar tarafından yapıldığı söylenir. Telchar, İlk Çağ'da yaşamıştır ve yaşadığı bölge Nogrod'daki en ünlü demircilerden biridir. 
Narsil’in adı “Güneş” anlamına gelen “anar” ve “Ay” anlamına gelen “isil” den gelmektedir. Bu ismi ona kimin verdiği veya ilk sahibinin kim olduğu bilinmemektedir; fakat bir şekilde Numenorlular’ın eline geçmiş ve soyları Numenor’un ilk kralı Elros’a dayanan Andunie Efendileri’nin aile yadigarı olmuştur. Kılıcın bilinen tarihi Elendil ile başlar.



Elendil
İkinci Çağ’ın 3119’uncu yılında doğmuştur. Numenor'dan kurtulanların lideridir. Orta Dünya’ya adım attığında şu sözleri söylemiştir:
Et Eärello Endorenna utúlien. Sinome maruvan ar Hildinyar tenn' Ambar-metta!
Engin Deniz'den Orta Dünya'ya geldim. Hem ben hem varislerim bu yerlerde ikamet edeceğiz dünyanın sonuna dek. 
Gondor ve Arnor'un yüce kralıydı. Kılıcın sahibi oydu ve onun zamanında kılıç parlıyordu. Narsil Arnor ve Gondor'un sembolü haline gelmişti. İkinci Çağ’ın 3341’inci yılında, Son İttifak Savaşı'nda Elendil ve Gil-Galad birlikte savaşıyorlardı. En sonunda Sauron ortaya çıkmıştı ve Elendil ile Gil-Galad'ı orada katletti. Kılıç Elendil'in altında kalarak 2 parçaya ayrılarak kırıldı. Daha sonrasında oğlu Isildur kılıcın kabza kısmını aldı ve Sauron'un boş bir anını yakalayıp parmağını kesti. Kılıcın parlaklığı o an sönmüştü. Tek Yüzük İsildur'un eline geçmişti, ama o yüzüğü Hüküm Dağı'na atmayı reddetti.



Isildur
Aslında Isildur için kılıcın sahibi denemez; çünkü Isildur sadece kılıcı varislerine Isildur'un soyundan geldiğini göstermek için kendisi tarafından Ayrıkvadi'ye götürülmesini istemiştir. 

Sauron'un düşüşünden sonra Isildur Gondor'a dönmüştü. Karısına ve en küçük oğluna doğru gitmek ve Elrond'a danışmak için yola koyulmaya karar verdi. Yanında 200 kadar da tecrübeli asker vardı. Yolculukların 30’uncu gününe geldiklerinde herkes şarkılar söylüyordu ve mutluydu. Gidilecek yolun neredeyse son safhalarındaydılar. Güneş aniden bulutların arkasına geçtiğinde Orklar çığlıklar savurarak Isildur ve yoldaşlarına doğru gidip saldırmaya başladı. Pusuya düşürülmüşlerdi. Sayıları tam belli olmasa da yaklaşık onların 10 katıydı. Çok sinirliydiler. Her nekadar Isildur'un askerleri tecrübeli de olsa bu kadar orka karşı birşey yapamazlardı ve zemin onun yapmak istediği taktiğe elverişli değildi. 
"Sauron'un kendisi ölmüş olsa bile intikamı yaşıyor"
Orklar giderek yaklaşıyordu ve Isildur silahtarına şöyle dedi: 
Bunu senin korumana veriyorum. Ne olursa olsun bunu koru ve ele geçirmelerine engel ol. Arkadaşını da al ve buradan kaçın. Size emrediyorum! 
 Ohtar o sırada eğildi ve Isildur'un elini öptü. Ardından arkadaşıyla birlikte Ayrıkvadi’ye doğru yola devam ettiler.

Orklar geri çekilmişti. Isildur onların geri gelmeyeceğini düşünüyordu ama yanılmıştı. Orklar yeniden tüm gücüyle toparlandığında ışık giderek azalıyor ve Isildur şansının olmadığını düşünüyordu. Elendur babasına;
Bu iğrenç yaratıkları korkutacak ve sana itaat etmelerini sağlayacak olan güce ne oldu? Yoksa yararsız mı?"
Heyhat, öyle. Onu kullanamam. Ona dokunmak bile bana büyük bir acı veriyor. Ve onu irademe boyun eğdiricek gücü bulamadım. Benden çok daha güçlü birine ihtiyaç duyuyor yüzük. Onurum yıkıldı. Üç Yüzük'ün Koruyucular'ına gitmeli.
En sonunda Elendur dayanamadı.
Ciryon öldü ve Aratan ölmek üzere. Son danışmanınız olarak size tavsiye vermek, emretmek zorundayım tıpkı sizin Ohtar'a verdiğiniz emir gibi. Gidin! Yükünüzü alın ve ne pahasına olursa olsun onu Koruyucular'a bırakın, askerlerinizi ve beni terk etmeniz gerekse bile!
Yapmam gerekeni biliyordum, ama acıdan korktum ve seni bırakıp gidemezdim. Bağışla beni ve seni bu duruma getiren gururumu.
Daha sonra Isildur yüzüğü boynundan çıkarıp parmağına taktı. Ama nehirdeyken yüzük ona ihanet etti ve ork'un zehirli okunun kalbine ve boğazına isabbet ettiği sırada öldü. 
Ohtar ve arkadaşıysa güvenli bir şekilde kılıcı Ayrıkvadi'ye götürdü ve kılıcın sıradaki sahibi ve kral olacak Aragorn’a soyu ve mirası anlatılana kadar kılıç Ayrıkvadi'de kaldı. Uzun bir süre Narsil sahipsiz kalacaktı.



Aragorn
Isildur'un ölümünden yaklaşık 3000 yıl sonra onun soyundan gelen Aragorn, Sauron'un kendini iyice belli etmesi ve 20 yaşına geldiğinden kılıcı yanında taşıyordu. Yüzük Kardeşliği Ayrıkvadi'den ayrılmadan bir kaç gün önce kılıç yeniden dövüldü. Tekrar yapıldığında yine parlaktı ve kenarları çok keskindi. Kılıç sahibi bulmuştu. Kılıca Anduril ismini veren ise Aragorn'du. Ona ''Anduril! Batı'nın Alevi!"' dedi.

Aragorn kılıcı aldıktan sonra kılıç önemli roller üslendi. Miğfer Dibi savaşında kırılmış olan kılıcın tekrar dövüldüğünü gören Rohan'lılar Aragorn'dan cesaret aldı. Minas Tirith savaşının kazanılmasında ise rolü gerçekten büyüktü. Rohan ile savaşa yardıma giderken Dunharrow'da Dimhold yoluna girdi.

Yol boyunca Ölüler tarafından takip edildiler. Erech Taşı’na vardıklarında Aragorn sordu: 
Yeminlerini bozanlar, neden geldiniz?
Yeminimizi yerine getirip huzur bulmak için.
Aragorn kendisinin Isildur'un varisi olduğunu söyleyerek kendisine yardım ettikleri takdirde yeminlerini yerine getirmiş sayacaklarını söyledi. Bunun üzerine yola koyuldular. Umbar Korsan Filolar'ını yakaladılar ve ölülerin de yardımıyla gemilerin kontolünü ele geçirdiler. Bazı korsanlarsa kaçtı. Aragorn onların yeminini yerine getirmiş saydığını söyledi ve ölüler de sonsuza kadar huzura kavuştular. Aragorn ve yanındakiler ise Minas Tirith'e doğru yola çıktılar.

Aragorn, Gimli, Legolas, Kuzeyin Kolcuları ve korsanlar yüzünden Minas Tirith’e gidememiş Gondor askerleri savaşa katıldı. Umbar Korsanları'nı bekleyen Mordor Ordusu Elendil'in sancağının dalgalandığını ve Aragorn'u görünce dehşete kapıldı. Anduril'in önünde kimse duramadı. Anduril artık Narsil kadar parlak ve keskindi. Pelennor Çayırları Savaşı’ndan sonra da Kara Kapılar Muharebesi olmuş, Sauron'un ruhu, Yüzük’ün yok edilmmesiyle, Orta Dünya'dan tamamen gitmişti. Savaş kazanılmıştı ve Anduril Aragorn'un ölümüne kadar onunla kaldı.