Derler ki, Cüceleri Orta Dünya'nın karanlığından yaratıp ortaya çıkaran Aule idi. Öyle bir arzuyla bekliyordu ki Çocukların gelişini, ilmini ve zanaatlarını öğretip göstereceği için onlara, Illuvatar'ın tasarılarının tamamlanmasını bekleyemedi. Ve cüceleri yapmaya girişti, tıpkı bugün göründükleri gibilerdi ilk yaratıldıklarında da, çünkü kestiremedi Aule Çocukların boyutlarını ve şekillerini, üstelik Melkor'un gücü de kasıp kavuruyordu o vakitler Yeryüzünü hala; işte bu yüzden, onların önce güçlü ve direngen olmalarını diledi. Fakat, öteki Valar'ın yaptığı işi kınamalarından korkup, gizli tuttu bu meseleyi ve Orta Dünya'daki dağların altındaki bir yerde yarattı Cücelerin Yedi Atası'nı. Illuvatar biliyordu olup bitenleri ve Aule'nin yaratısı tamamlandığı anda da haberi oldu. Memnundu Aule ortaya çıkandan; Cüceler için icat ettiği dille başladı hemen eğitime; derken, Illuvatar konuştu onunla, Aule onun sesini duyunca sessizliğe gömüldü. Ve Illuvatar'ın sesi şöyle buyurdu kendisine: "Neden yaptın bu işi? Neden teşebbüs ettin böylesi bir işe; bilirsin ki aşar bu iş kuvvetini de, salahiyetini de katbekat. Sunduğum ihsan yalnız kendi nefsin içindir, ötesi yok; öyleyse elinin ve zihninin can verdiği bu yaratıklar ancak senin varlığınla hayatta kalabilir, aklından hareket ettiklerini geçirirsen adım atar, aklın başka yere kaydığı anda öylece kalakalırlar; bu mudur arzun, bu mudur dileğin?"
Şöyle yanıt verdi Aule: "Arzum değildi böylesi bir hakimiyet. Benden başka şeylerin varlığını arzuladım, onları sevmeyi ve öğretmeyi, benimle birlikte onlar da görebilsinler diye Ea'nın güzelliğini, o Ea ki varlığının sebebi sizsiniz. Arda'da dirlik ve neşe içinde bulunacak pek çokları için bol bol yer var gibi geliyor bana, lakin pek çok yeri hala ıssız ve sessiz. Sabırsızlığım sürükledi beni deliliğe. Fakat söylemem lazım ki kendi yaratılışımdan beri kalbimdedir yaratma hevesi ve aklı kıt bir çocuk babasının işlerini kendisine oyun ederken, babası ile alay etmeyi bir an dahi düşünmez, yalnızca babasının oğlu olduğu için yapar tüm bu şeyleri. Peki, ne yapıp da önleyeyim kalbinde sonsuza dek bana karşı bir öfke beslemeni? Bir evlat olarak, senin bana verdiğin bu ellerle yaptım bu şeyleri sunuyorum sana, kabul edersen. Dilediğince senindir onlar, her ne yapmak istersen. Yoksa uygun olan, haddimi aşıp da becerdiğim bu işi kendi ellerimle yok etmem midir?"
Aule bu sözlerinin ardından eline koca bir tokmak alıp Cücelerin tepesine indirmeye davrandı, fakat gözünden de yaş aktı. Lakin Illuvatar, alçakgönüllü davranan Aule'ye ve arzusuna merhamet gösterdi. Cüceler tokmaktan korkup kaçtılar ve başlarını eğip Illuvatar'dan aman dilediler. Illuvatar'ın sesi şöyle buyurdu Aule'ye: "Daha ağzından çıkarken önerin kabulümdü zaten. Görmüyor musun, artık kendi hayatlarına sahip olduklarını ve kendi sesleri ile konuştuklarını? Korkarlar mıydı yoksa senin darbenden, yahut vereceğin bir emirden?" Aule memnuniyetle indirdi tokmağını ve; "Eru bu yaptığımı kutsasın ve onarsın gediklerini!" diyerek şükranlarını sondu Illuvatar'a. Buna karşılık bir kez daha konuştu Illuvatar ve şöyle dedi: "Dünya'nın başlangıcında Ainur'un düşüncelerine varlık bahşettiğim gibi, şimdi de senin arzunu kabul edip bir yer sunuyorum ona orada; bir çivi bile çakmıyorum ellerinle yaptığın bu işlere, senin yarattığın gibi kalacaklar bundan böyle de. Ama onların benim tasarım olan ilkdoğanlardan önce gelmelerine müsaade edecek değilim, zira bu, senin sabırsızlığının ödüllendirilmesi anlamına gelir. Şimdilik, taşların altında karanlıkta uyuyacaklar ve ilk doğanlar Dünya üzerinde gözlerini açmadan da peydah olmayacaklar, o vakte dek sen de onlarla birlikte bekleyeceksin, ne kadar uzun gelirse gelsin. Fakat zamanı geldiğinde uyandıracağım onları ve onlar senin çocukların gibi olacaklar ve sık sık husumet doğacak seninkiler ve benimkiler arasında, kabullenişimin çocuklarıyla ve seçimlerimin çocuklarıyla."
Bundan sonra Aule Cücelerin Yedi Atası'nı aldı ve dinlenmeleri için uzakta onlara ayrılmış yerlerine yatırdı. Sonra Valinor'a dönüp, uzun yıllar boyunca bekledi. Melkor'un hüküm sürdüğü devirlere denk geldikleri için, Aule onları dayanacak güçte yaratmıştı. Bu yüzden kaya kadar sert, inatçı, arkadaşlıkta da hasımlıkta da aceleciydiler ve bütün diğer konuşan halklara göre, her türlü zahmete, açlığa ve yaraya daha fazla mukavemetleri vardı ve sonsuza dek olmasa bile, İnsanlara biçilmiş ömürden çok çok daha uzun yaşarlardı. Evvel zamanda, Orta Dünya'nın Elfleri, Cücelerin öldükten sonra hamurlarında olan toprağa ve taşa dönüşeceklerine inanırlardı, ama Cüceler yüz vermezlerdi bu inanışa. Çünkü onlara göre, Yapıcıları Aule, onların söyleyişiyle Mahal, onların gözetir ve öldükten sonra onlara ayrılmış bir salonda, Mandos'ta toplardı hepsini; çünkü Aule, onların kadim Atalarına, Son geldiğinde, Illuvatar'ın Cüceleri de kutsayıp Çocuklar arasında bir yer vereceğini bildirmişti. Sonradan onların ödevi Aule'ye hizmet etmek ve Son Muharebe'nin ardından Arda'nın yeniden bayındır kılınmasında ona yardım sunmak olacaktı. Ve bir de derler ki, Cücelerin Yedi Atası yeniden soydaşları arasında yaşamak ve bir kez daha kadim adlarını taşımak üzere geri döneceklerdi: Akıp giden çağlarda Cüceler arasında şanı sürüp giden Durin'di, Elflere dostça muamele eden, malikanesi Khazad-dum'da olan bu soyun babası Durin.
Aule Cüceleri yaratmaya giriştiği sırada yaptıklarını diğer Valar'dan sır gibi sakladı, fakat sonunda zihnini Yavanna'ya açıp açıp olan biten ne varsa hepsini anlattı ona. Yavanna öğrendiğinde şunu söyledi: "Eru affedicidir. Şimdi görüyorum ki kalbin neşeyle doldu, varsın dolsun, çünkü yalnız bağışlanma değil, cömertlik de sunuldu sana. Ancak bütün bu işler bir yere varıp da tatlıya bağlanmadan evvel bana haber etmediğin için, senin çocukların benim sevgimle yarattığım şeylere pek az sevgi duyacaklar. Evvel kendi ellerinin yarattığını sevecekler, tıpkı babaları gibi. Dünyayı kazıp, altını üstüne getirecekler, dünya üzerinde yetişip yaşayan şeylerin iyiliği umurlarında olmayacak. Pek çok ağaç tadacak onların acımasız demirinin darbesini."
kaynak: ortadunyakapisi.blogspot.com