Tolkien gibi bir ağaç severin evreninde, ormanın koruyucuları elbette olacaktı. Ama kim? Kimseyi düşünmeyen Tom Bombadil mi?, ormanları katleden Cüceler ve Orklar mı?, ormanlara önem vermeyen İnsanlar mı?, her an Valinor'a geri gidebilecek, büyüleriyle ormanı şekillendiren Elfler mi? Hayır, bunun cevabı Entler. Ağaçgüderler. Ama, ne olmuştu Entlere? Ent-hanımlar neden terk etmişti onları? Hadi tahmin etmesi kolay ve aslında mantıklı nedenleri sıralayalım:
İlgisiz eşler - Sonsuz ömrün verdiği bir rahatlama - Ormanların gittikçe küçülmesi ve başka diyarlar hakkında hikayeler
Evet, aslında Ent-hanımlarının gitmelerinin nedeni tam olarak da budur. Büyücülerin ve başka diyarların hikayelerini dinleyip bazı şeylere Entlerden daha meraklı olan Enthanımlar, bildiğimiz kadarıyla başta Shire sınırındaki Buckland'a, buradaki ormanlara göç etmişlerdir. Burada tarlalara merak sarıp, topraktan büyüyen şeylere aşık olmuşlardır.
Üçüncü Çağ’ın sonunda kısa bir süre sahne alan Entler, ancak her şeylerini kaybedince Ent-hanımlarını bulabilecekler denir. Ama 4. Çağ başında, ne bütün ormanlar yok edilmiş, ne de Arda’nın sonu gelmiş durumdadır. İnsanların hüküm yılları sürmektedir. Her şeyi sona erdirecek nihai savaşın ardından, Güneş sönüp yıldız ışıkları kaldığında, sessiz ve hareketsiz duran Orta Dünya’da, son dansı takat kalmamış dallarını birbirine dolayarak yapmak üzere buluşacaklardır, kim bilir...
Ent:
Bahar kayın yaprağını açıp özsuyu yürüdüğünde dala;
Işık vahşi ormandaki dereye vurup rüzgar vardığında yamaca;
Adımlar uzun, nefesler derin, dağ havası keskinken tam,
Geri dön bana! Geri dön! Söyle, güzel değil mi ülkem!
Ent-hanım:
Bahar gelince bahçeye, kıra, mısır yapraklanınca;
Meyve bahçesinde tomurcuklar parlak kar gibi açınca;
Yağmur ve güneş doldurunca hoş kokularla yeryüzünü,
Kalırım burada, dönemem sana, benim ülkem de güzel çünkü!
Ent:
Yaz dünyaya yayıldığında, altın rengi bir öğlen vakti
Uyuyan yaprakların çatısı altında, açılır ağaçların düşleri;
Rüzgar Batı'dayken, yeşil ve serinken orman sarayları,
Geri dön bana! Geri dön! Kabul et, en güzel ülke benimki!
Ent-hanım:
Yaz gelip ısıtınca dalındaki meyveyi, kahverengiye çalınca yemiş;
Saman altın rengi, başaklar beyaz, hasat köye gelmiş;
Bal dökülmüş, elma olgun, rüzgar Batı'da da olsa
Benim ülkem en güzeli, kalırım burada güneşin altında!
Ent:
Kış gelince hiç acımaz, katleder tepeyi, ormanı;
Devrilir ağaç, yıldızsız gece yutar güneşsiz günü;
Rüzgar ölümcül Doğu'dan eser; bense acı yağmurun altında
Seni ararım ,sana seslenirim, geri dönerim sana!
Ent-hanım:
Kış gelip de şarkı susunca, çökünce karanlık sonunda;
Çıplak dal kırılıp, işler bitip, ışık solduğunda;
Ararım seni, beklerim seni, yollarımız rastlaşana dek yeniden;
Düşeriz yollara birlikte, acı yağmur yağarken!
Birlikte:
Batı'ya olan o yola düşeceğiz birlikte,
Bir ülke bulacağız uzaklarda, gönüllerimizi huzura erdirmeye!